Mühürlü Mektup
Bu günkü neslimiz sahip olduklarının değerini bilmeleri için onların bedelini bilmeleri gerekiyor. Bugün sizlerle Ezine Akköylü Konyalı Ayşe’nin öyküsünü paylaşacağım.
1915 yılında babası Çerkez Hüseyin Çanakkale Arıburnu’nda düşmanla savaşırken annesinin karnındadır Konyalı Ayşe.
Bir gün mektup getirir postacı Arıburnu siperlerindeki Çerkez Hüseyin’e. Açtırır okutur takım çavuşu Çanakkale Kusköylü Mustafa’ya. Mustafa Çavuş müjdesini ister. Çünkü bir kızı olmuştur Çerkez Hüseyin’in. Mektuptaki mühür gibi gösterir ayak izini Ayşe’nin. Sevinmesi gerekirken çok hüzünlenir. Başlar ağlamaya Çerkez Hüseyin.
“Evlenmedim, evlenmedim de, şimdi bir evladım kalacak ardıma, sürünecek arkamdan” diye.
İçine doğmuştur olacaklar önceden Çerkez Hüseyin’in. Gece tabur kumandanı (27. Alay 3. Tabur )Yüzbaşı Uşaklı Kör Halis gelir. Ertesi günkü taarruzu haber verir. Ertesi sabah süngüler bilenip takılır, dualar okunur. Hazırdırlar savaşa. Allah Allah nidaları sabah karanlığını ve Arıburnu yarlarını inletir. Fakat işlemeye başlamıştın o anlarda İngiliz’in makinelileri. Mustafa Çavuş;
– “Hüseyin çıkma” diye bağırır.
– “Analarımız bizi bugün için doğurdu” diyerek saldırır Çerkez Hüseyin.
Siperden çıkar çıkmaz bir şarapnel parçası bıçak gibi yarar karnını Hüseyin’in. Sıhhiyeler alıp götürür Eceabat Hastanesine.Ertesi gün düşman uçaklarıyla bombalar Eceabat Hastanesini.Yaralılar için yeni gelen ispirtolar ateş almıştır. Çerkez Hüseyin de yanmıştır cayır cayır yüzlerce yaralı gibi.
Yıllarca askerden dönmeyince anası ve karısının umutları tükenir. Küçük Ayşe’de büyümüştür. Bir gün ormanda odun toplarken karşılaşır ve tanışır Konyalı Mustafa adlı Jandarma askeriyle Emine kadın. Evlenir Konyalı Mustafa ile. Eve gelen yabancı takdim edilir Küçük Ayşe’ye askerden dönen baban diye. Sarılır “baba” diye bu adamın eline ayağına. Ayşe büyür günden güne baba sandığı Konyalı Mustafa’nın kucağında. Bir gün eve gelen misafirler:
– “Oooo Mustafa. Kızı büyütmüşsün” derler. O ise bükerek dudağını:
– “Hazır evlat işte” der.
Küçük Ayşe ”hazır evladın” ne anlama geldiğini gider sorar komşusu Dudu ninesine. O da cevap verir:
– “Üvey evlat demek kızım. O senin cici babandır. Gerçek baban Çanakkale’de şehit oldu” diye.
Çılgına döner Küçük Ayşe. Hiç unutmaz gerçek babası Çerkez Hüseyin’i. Bir gün babasının silah arkadaşı Kusköylü Mustafa Çavuş haber yollar Konyalı Ayşe’ye. “Babası yanımda yaralandı. Eceabat Hastanesinde yandı. Künyesi kayboldu. Şurada üç günlük ömrüm kaldı. Babasından şehit maaşı almak için mahkemeye gitsin. Beni de şahit yazdırsın” diye. Yoksuldur, fakat yanaşmaz babasından şehit maaşı almaya. İnanır şehit maaşı alırsa, babası şefaat etmez öbür dünyada. “Satamam onun kanını parayla” diye.
2007 yılında 93 yaşında bu dünyadan ayrılırken hayatta hiç görmediği babası Çerkez Hüseyin ile konuşa konuşa gider onun yanına.
NOT: Köyünde Konyalı Ayşe denmesinin sebebi, üvey babası Mustafa’nın bu gün Antalya’nın Serik İlçesinden olmasıdır. O yıllarda Serik ilçesi Konya vilayetinin bir kasabası olmasından, üvey babaya Konyalı Mustafa, Ayşe’ye de Konyalı Ayşe lakabı verilmiştir.